|
|||
![]() |
Ülkenin Geri Kalmasına Neden Olan Faktörlerden: Vesayet Rejimi ve Askeri Darbeler - 2 | ||
Dr. Ramazan Canural | |||
Geçen hafta ülkede yaşanan vesayet rejimi ve askeri darbelere şöyle bir göz atmış ve 2002'ye gelindiğinde "yeni bir dönemin çanları artık Türkiye için çalmaktaydı," diyerek yazının devamını bu haftaya bırakmıştık.
O halde devam edelim…
3 Kasım 2002 de ülkede seçimler yapılmış ve kurulduğundan 14 ay sonra iktidara gelen AK Partinin Lideri "Türkiye'de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" demişti. Bu klişe bir laftı ve liderler tarafından sıkça kullanılırdı. Çoğu zaman da bu lafı söyleyenler hiçbir şeyi değiştiremezler ve işler yine aynı hamam aynı tas devam edip giderdi.
Ama bu sefer öyle olmayacaktı. Ülke birçok değişikliğe gebeydi!
Bir kere artık geçmişteki kısır çekişme ortamını yaratan koalisyonlar dönemi tarihe karışmış ve tek parti iktidarı başlamıştı. Kimisine göre on yıl kimisine göre de daha uzun süre bu iktidar devam edecekti.
Yeni dönemin lideri sıra dışıydı… Zeki, çalışkan, disiplinli, gözü pek, risk alan, teşkilatçı ve siyasetin tam içinden yoğrulup gelen bir insandı. Nitekim sonraki yıllarda gireceği bütün seçimlerden zaferle çıkacak, Türkiye'de ve belki de dünyada eşine az rastlanan bir siyasetçi profili çizecekti.
Bu uzun hizmet ve siyaset yürüyüşünde kendisine karşı birçok komplolar kurulup darbe girişimleri oldu.
Darbeciler önce 27 Nisan 2007 e-muhtırasıyla işe başladılar. Eşi başörtülü Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı adaylığı söz konusu olunca dönemin Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt bir yazı kaleme alıp gece yarısı Kurum'un sitesine koydu. Sonraları e-muhtıra olarak anılan bu metinde Genel Kurmay Başkanı "sözde değil özde laik Cumhurbaşkanı" istiyordu. E-muhtıra Hükümet'in sert çıkışıyla karşılaştı. E-muhtıraya "karşı bildiriyi" Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek okumuştu. Bildiride, Başbakanlığa bağlı bir kurum olan Genel Kurmay Başkanlığının böyle bir metin yayınlamasının demokratik teamüllerin tamamen dışına çıkmak olduğu vurgulanmıştı. Böyle bir darbeci anlayışa asla geçit verilmeyecekti. Sivil irade bu defa pek gürültüye pabuç bırakacağa benzemiyordu.
Kısa bir süre sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan AK Parti'yi kapatma davası da Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilerek iktidara karşı bir hukuk darbesinin önüne geçilmiş oldu.
Öte yandan FETÖ "40 yıldan beri devletin kılcal damarlarına sızma" işini tamamlamış ve eyleme geçmişti. Bu eylemin başarılı olması için en önemli adım elbette AK Parti Hükümetini devirmek ve Erdoğan'ı etkisiz hale getirmekti.
2013 deki Gezi Parkı ve 17-25 Aralık Olayları, Ocak 2014 deki MİT Tırları Skandalı ve nihayet 15 Temmuz 2016 ya gelindiğinde tarihin en kalleş, en kahpe, en sinsi kalkışmasının yaşanması… Bütün bu hainliklerin altından FETÖ çıkmıştı!
Ama darbeciler her defasında Erdoğan'ın kaya gibi sağlam iradesine tosladılar. 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanının çağrısı üzerine meydanlara koşan bu milletin kahraman evlatları; ne hükümeti ne Liderlerini darbecilere yedirmeyeceklerini bütün dünyaya ilan ettiler!
Özet olarak Erdoğan dönemi vesayet rejiminin ve askeri darbelerin tarihin çöp sepetine atıldığı bir dönem olarak tarihe geçecekti…
|
|||
Etiketler: Ülkenin, Geri, Kalmasına, Neden, Olan, Faktörlerden:, Vesayet, Rejimi, ve, , Askeri, Darbeler, -, 2, |
|