|
|||
![]() |
Seracılıkta Nasıl Para Kazanılır? | ||
Dr. Ramazan Canural | |||
Üretimde en önemli konu: Üreticinin cebine para girmesi…
Peki seracıyız ve para kazanamıyoruz, diyelim. Neler yapmamız lazım?
Bu konuyu şu başlıklar altında inceleyebiliriz:
BİR: Tek bir ürünle yetinmemek lâzım. Eğer alanınız 5 dekardan fazlaysa hiç olmazsa yarısını domates, öbür yarısını mesela salatalık veya başka tür (biber, patlıcan) yapmakta fayda var. O yıl birisi para etmezse belki öbürü eder de riski azaltma şansınız olur.
Böylece bir ekonomik kuralı da yerine getirmiş olursunuz: "Bütün yumurtaları aynı sepete koymayın!"
İKİ: Seraya diktiğiniz ürünler ülkede ne kadar tüketilebiliyor? İç piyasada tüketilebilir mi, yoksa tüketim için ihracata mı ihtiyaç duyuluyor? Eğer iç piyasada tüketilemeyen ürünlerse ve tüketim için ihracat gerekiyorsa işiniz zor demektir.
Domates, biber, salatalık başta olmak üzere bir çok sebze türü iç piyasada tüketilemez. İhracat yolları da bir kapanırsa yandı gülüm keten helva! Domatesin kilosunu 1.30-1.40 TL den mal edersin ama satabileceğin rakam daha küçüktür ve senin eksiye düşmen artık ekonominin kaçınılmaz bir kuralı haline gelir.
Bu yazdığım konular özellikle turfanda üretim yapamayan yayla seracılığı için geçerlidir. Çünkü yazın bir bakarsın herkes domates yetiştirmektedir; tarlacısı, seracısı, amatörü, profesyoneli… Sonuç? Talepten fazla arz! Al sana satış krizi, fiyatlar yerlerde sürünüyor!
O nedenle ben 2020 den sonra seramda kesme gül ve kesme çiçek yetiştirmeye karar verdim. Ülkemin bunlara hiç olmazsa her zaman ihtiyacı var ve dışarıdan fazla miktarda çiçek ithal ediyoruz. Yani bu ürünlerde pazarlama sorunu daha az.
ÜÇ: Kazanmanın birinci kuralı lüzumsuz masrafları kısmaktan geçer, denir. Çok doğru. Çünkü ne kadar masraf o kadar risk… İşçilik, ilaç, gübre, enerji…bu kalemleri titizlikle masaya yatırıp her birinden nasıl tasarruf edebilirim, konusunda kılı kırk yarmak gerekiyor.
Ama ilaç, gübre ve mazot konusunda fazla bir hareket alanımız yok. Çünkü bunlar dövize indeksli kalemler. Döviz artarsa bunlar da artacak. Fakat ilaç ve gübre kullanımında bilinçsizce davranıp har vurup harman savurursanız zararını yine siz çekersiniz. Aman dikkat!
Ayrıca her yıl hastalıklarla mücadelenin daha da zorlaştığını bilmek gerekiyor. Çünkü özellikle yayla seracılığında sezon yazın yaşandığı için iklim değişikliklerinden çok fazla etkilenme söz konusu.
Sera içinde aşırı sıcaklar, nemin azalışı, havalandırma hataları gibi nedenlerle zararlı böcekler(trips, tuta, kırmızı örümcek, pas akar…vs), virüs ve bakteriler çok hızlı üreyip büyük zararlara yol açıyorlar. Özellikle tripse çoğu zaman, ne kullanırsanız kullanın etkili olamıyorsunuz…
Al sana ilaç masrafı, al sana ürünlerin bir kısmının çöpe gitmesi…
Sık sık tekrarladığım bir konu : Hükümetlerin tarım politikasında yapması gereken şeyler elbette var. Mesela tarımsal desteklerin(mazot, gübre , biyolojik mücadele vs.) artırılması, kaliteli yerli gübre üretimine ağırlık verilmesi, tarımda etkin planlama yapılması( herkes her istediğini ekip dikmemeli; ülkenin ihtiyacı neyse o!)
Ha şunu da vurgulamakta fayda var: Mazotta ÖTV yi kaldıracağız, mazotu 1.5 TL yapacağız vs. gibi gerçekçi olmayan ucuz vaatlere de kanmamak lazım. Bütün bunlar çok sistematik konular ve küresel güçlerin kontrolü büyük. Ama Tarım Bakanlığı'nın dinamik bir ürün ekim-dikim plânlaması yapmasının önünde ciddi bir engel yok.
DÖRT: Butik sera projesi… Seranız 2-3 dönüm olursa çok güzel bir aile serası olur. Hem zararlı ve haşere kontrolü daha kolay olur, hem işçiliğini kendi aileniz yapabilir, böylece kar etme şansınız artar. Sera ne kadar büyürse, işiniz o kadar zordur.
BEŞ: Ürünlerin pazarlamasında yaşanan sorunlar: Çoğunlukla kayıt dışı çalışan sektörde üçkağıtçı ve sahtekârlık yapan art niyetli alıcılar, komisyoncular ve tüccarlarla mücadele, talepten fazla arzın doğurduğu problemler ve ürünün değerine satılamaması… İşin en önemli boyutu belki de…
Ayrı bir yazı konusudur.
Hoşça kalın!
|
|||
Etiketler: Seracılıkta, Nasıl, Para, Kazanılır?, |
|