|
|||
![]() |
Faiz, Enflasyon ve Kur Üzerine Çeşitlemeler | ||
Dr. Ramazan Canural | |||
Ekonomist değilim. Ama İşletme dalında Yüksek Lisans yaptım. Yani konunun pek de yabancısı sayılmam.
Üstelik rakamların dilinden de anlarım.
Sayın Erdoğan epey zamandan beri klasik olarak bilinenden farklı bir şey söylüyor: Faiz sebep enflasyon neticedir, diyor.
Faiz kapitalist ekonomilerin olmazsa olmazı. İyi ama, faiz haram, diyenlere ne diyeceğiz? Orada da kafalar biraz karışık. Faiz adı altında ne varsa hepsi haramdır diyenlerin yanında; Kuranda, “Ey iman edenler! Kat kat artırılmış olarak faiz yemeyin (3/130) “ buyrulduğu için, haram olanın “tefecilik boyutundaki faiz” olduğunu ifade eden dinî otoriteler de var. Buradan hareketle vade farkı ya da enflasyon kadar “faiz” alınıp verilmesinin haram olmayacağını söylüyorlar...
Nitekim TL yi dolar, euro ya da altına çevirerek saklamanın haram olmadığını kabul eden beri taraftakiler bir aldatmacanın içine düşerek “banka faizi almam ama döviz, altın biriktirerek haramdan kaçınmış olurum…” diyorlar. Diyorlar demesine de böylece kendi milli paralarına sırtlarını dönüyorlar. Ben nakit param olsa dövizde ya da altında tutmayı tercih etmem. Zaten bankada nakit para tutmaya da karşıyım o ayrı mesele de…Param olsa üretime dönük yatırım yapmayı tercih ederim.
Faize gelince…
Uyuşturucu bağımlılığını bilirsiniz değil mi? Kişi önce az miktarla başlar. Bir süre o dozda almaya devam eder. Ama bünye uyuşturucuya alışır ve kısa zamanda doz yetersiz hale gelir; sonuçta kişi dozu zorunlu olarak artırır. Yine bir süre bu iş böyle gider. Ama giderek o doz da yetersiz hale gelir ve doz biraz daha artırılır. Kısır döngü böyle devam ederek hasta kaçınılmaz sona doğru sürüklenir…
Faiz de tıpkı uyuşturucu gibidir. Bir türlü doymak bilmez; sen verdikçe alır, verdikçe alır…
Öte yandan TL ne kadar değerliyse ekonomi o kadar iyidir, diye bir şey de yok. Biz o günleri de gördük. Mesela bir dolar 1.2 TL idi…O zaman da ne oluyor biliyor musunuz? Herhangi bir malı elin oğlu- mesela Çin- çok ucuza mal ediyor(işçilik bize göre neredeyse bedava ya!) ve bir bakıyorsunuz, benim yerli üreticimin üretim maliyeti Çin’den gelen maldan daha pahalı; o zaman tüketici “hurra!” yabancı mala saldırıyor. Yerli üretim cazibesini yitirince benim vatandaşım, ben enayi miyim, ben de üretmem, diyor.
Ben 2019-2020 yıllarında seracılıkta bunu yaşadım. Domatesin üretim maliyeti 1.2-1.3 TL ve piyasaya satışım daha düşük olunca sebzeciliği bırakıp “kesme çiçek” üreticiliğine geçtim.
Konuyu yine dağıttık. Çünkü olay çok boyutlu…
Kısaca Sayın Erdoğan’ın yeni ekonomi söylemlerinden şunu anlamamız gerekiyor:
“Ben faizlerin yükselmesine izin vermem!”
O zaman Merkez Bankası faizi yükseltmeyince ne olur? İki şey olur:
a) Küçük tasarruf sahipleri geçici olarak derhal dövize yüklenir (tabii bu arada dövizin yükselmesinden fayda uman spekülatörler ve dış mihraklar da kasıtlı olarak döviz alacağı için piyasada geçici bir döviz fırlaması olur.)
b) Faizler düşünce iş dünyası yani reel sektör (ki asıl amaç budur!) yatırıma yönelir ve ÜRETİM odaklı bir ekonomik dönüşüm ortaya çıkar…
Böylece istihdam da artacağından işsizlikle mücadelede somut adımlar atılmış olur.
Yani sonuç?
1-Üretim ve istihdam artışı olur…
2-Faiz düşünce döviz artar, TL değer kaybettiği için, buna bağlı olarak ihracat da artar ithalat azalır, böylece cari açık kapanır. Çünkü ülkeye sıcak para girer.
Bu yapılanların dünyada örneği yok, diyenler de yanılıyorlar. Çünkü Japonya ve Almanya uzak geçmişte; Çin ise yakın geçmişte ve halen, bunu böyle yaparak, üretimi artırıp sağlam ekonomiye geçtiler. O yüzden bu gün ne Japonya ve Almanya’nın ne de Çin’in doların artışıyla –azalışıyla ilgili bir dertleri yok.
Bol üretimli günlere…
|
|||
Etiketler: Faiz,, Enflasyon, ve, , Kur, Üzerine, Çeşitlemeler, |
|